17 Şubat 2011 Perşembe

Anıtkabir Romen Rakamıyla Kaç



Umutta "mut" varsa, umutsuzlukta da "umut" vardan yola çıkarak gribin "gri" kökünü sokuyorum gözüme gözüme.. 2011'in trendi olan keçi gribi hastalığına popomla gülmemden mi kaynaklıdır bilmiyorum kuvvetle muhtemel yakalandığım grip kendileri oluyor lakin gözünü seveyim kı*ınızdan hastalık uydurmayın sıradaki nedir; Kaplumbağa? Kaoala? Johnny Depp gribine kadar gidecekse bu memnuniyetle! Vatevır. Kafeye bağlayacağım nokta ise hm.. Rana evet Rana. Rana geçen ki blog üzerinden *kendi rızasıyla ve dış baskılardan etkilenmeden" bana araba almak adına ilk adımı attı! Gözlerimi dolduran bu davranışını ilk geldiğinde ona birayı 2,5 liraya satmakla karşılık vermek istiyorum,,,

"balkonlarınız çok yüksek sizin,baş döndürüyor
dünya pek alçak bir yer olacak yakında öyle görünüyor"


Etenşın!
23 Sakinleri;;

1- bana çorba yapın(hala brokoli çorbasında ısrarcıyım!)
2- kuzu yerine bilumum sebze çevirin,
3- dreamersın önüne koymayı hedeflediğim led ışıklı "yirmi üc
is here" alt metinli tabelanın şekil ve şemaliyle ilgili tüm önerilere açığız,
4- babam an itibariyle recep isimli bir vatandaş ile telefon konuşması yapıyor; "sevgilim (ben tabi) ile birlikteyiz Recepcim, sarmaş dolaş hasret gideriyoruz (ben gördüğünüz üzere bilgisaar başındayım) o da seni çok özlemiş Recep (tanısa özler belki ama kim) çok selamı var (enough is enough, hayır tanımadığım bir adam ve babamın tek ortak noktasının ben olmasına üzülmeli miyim bilemedim)
5- ilkokuldan ismini vermeyeyim bir arkadaşımın ezogelin çorbasına benzediğini size nasıl inandırsam bilemedim. İnanın ama lütfen.
6- Sinan Eskişehir'e döndü ve bundan dolayı mutsuzum. Emre! bu mutsuzluğumu gidermek adına bana yine macaron alır mısın lütfen!! Nolur nolur nolur! (mümkünse limonlu)
7- E.A. adlı vatandaş geçen yazı da kendine E.A. yazıldığı için ne bu ayol ben tecavüzcü müyüm tepkisi verip beni çok güldürmüştü, her bir yazı da bir kuple bilgi vermek istiyorum aslında seninle ilgili ama tek cümlede ifşa yok inşa neydi be işte belli olacağın için çıkmazlardayım. o biiiiirrr bira sever, o biiiirr malt dinler, o biiiirr winston box içer, o bir ki üç dört e ray ak ya ma ner!! (ponponcu kızlar çevresini sarar)
7'- E.A adlı şahsiyete; bu üç maddeden ibaret olduğunu düşünen arkadaşım parantez içinde canımsın, cananımsın!
8- tedirgin tedirgin yazıyorum kusura bakmayın kulağım kapıda sabah hasliyle açız, e poğaça bekliyorum üstünüze afiyet ondan kendimi veremediğim yazıya. Tamam toparlanacağım. Hah geldi.
9- E.E. adlı gencin çektiği kafe fotoğraflarını face de ne zaman göreceğiz ben de merakla bekliyorum.
10- işe girerken terfi etme ihtimalin var diye kandırılan Y.S. adlı vatandaşın kandırılmaktan öte henüz işe başlayalı 5 gün olmuşken başka bir şubeye denetimci olarak gönderilmesindeki terfi hızını sorgularken çekirdek çıtlamak istedim! Vay arkadaş!
11- Madem kafe sakinlerinden girdik öyle devam edelim; S.M. adlı şahsiyetin (aka "the fail man") sürpriz çıka gelişleri ve bitmek bilmez enerjisi beni benden alıyor, gribinin azalmış hatta bitmiş olduğunu umuyor bitmediyse seninle çorbamı paylaşabileceğimi buradan duyuruyorum!
12- Cek, çorba iki oldu (:
13- Babam uyumazkende horlayabiliyor, şöyle ki horlama sesiyle babama dönüp baktığımda göz göze geldikten sonra hızla gözlerimi ekrana geri yapıştırdım! keypeks falan mı. Fail.
14- Arka fonda yaz yaz yaz çalsa giderdi şu an ha, yaz babam yaz..
15- izdivaç-ı yirmiüç adlı bir tv programı yapacağım, kafedeki tüm çiftleri götüreceğim oraya, kafedeki çiftlerden mazlum bekarlar çıkınca bile çiftlerin sayısı daha çok oluyor düşünün kalabalığı! Referandum oylamalarında da çift olarak oy verdiklerini düşünmeden edemiyorum! (kendisi çift olamadığından etrafındaki çiftlere bok atan mazlum çiftçi)
16- gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar
17- 2 gün önce bir abi geldi tam kapatırken, kapatıyorduk ama hadi yarım saat otur dedik. Aşağıdaki K dergilerini gördüm geçen gelişimde okumak için gelmiştim, (bre saat 12ye doğru mu geldi aklına, rüyalarda buluşuruz) iyi peki buyrun. Kahve istedi indim vermeye. Kahveyi tabi. BEn burayı tostçu sanıyordum geldim ve çok beğendim az daha reklam afiş falan dedi. Çok sevindirici birşey bu herif zaten biliyor artık ama istiyor ki hani başkaları da bulabilsen yay lan çevrene beni uğraştıracağına demedim. Tost da yapıyoruz diye saçma birşey çıktı ağzımdan. Hani tostçu sanarak çok yanılmadınıza mı getirmek istedim ne. Dilerim son gelişi olmaz.)
18- yeryüzünde sizin kadar yalnızım.
19- dün kafeyi köşe bucak silen, bana bu denli katlanan - kafeye ve bana kattığı artıları için Y. B. adlı süper kahramana buradan teşekkürü bir borç bilir gözlerinden öper yanaklarını ısırırım!
20- Kahvaltı sonrası sigara paha biçilemez! (Mastercard)
21- Son 2, bahsetmediğim kimler kaldı; E. B. K the sahlep yakalayıcısı, onunla ilgili son zamanlarda pek bir gelişme , yok gelişme olmadı, son dakika gelişimi mi bu da olmadı ;(anladığınızı düşünüyorum) olmadı gelişmesi hah! buldum. Nicholas Cage'e benzediğini iddiaa etmesini yazmadan noktalamak istiyorum!
22- Cuma ile ilgili more detail ve/veya ayrıntılı bilgi için cumayı bekleyin. Ben de henüz bilmiyorum.
23- it s the final countdown. Evet. Bitti.


"Balkonlarınız çok yüksek sizin baş döndürüyor,
dünya pek alçak bir yer olacak yakında, öyle görünüyor." B.K.


23.

11 Şubat 2011 Cuma

Fütursuzca sessiz sinemada nasıl anlatılır ki

Yirmiüç a.k.a "lets find some beautiful place to get lost". Milföylü poğaça bağımlılığı(m) gün geçtikçe önüne geçilmez bir artış seyir ederken internetle olan ilişiğimin aynı önüne geçilmezlikte düşüşüne seyirci kalmayıp bu satırlara girişmeyi bir borç biliyorum!

Onbirin baskın hissedildiği 11 02 2011 sayılı palindromik tarihin hayatımızdaki mühimmiyatı; kafede araştırmaları hala devam eden çok içimlik sahleplerin ellerini bırakıp caddeye koşan tek içimlik sahleplerin kaybolmasının verdiği hüzün ve zeytinyağ ile yapılan lezzeti iki mavi dağ arasında sıkışıp kalmayıp buralara kadar gelen mozaik pastaları yerken ki tatmin arasında kalmış bir histir.

(Konudan uzaklaşma) Efendim, nurofen değil de nurofen cold hatta nurofen cold+flu eli öpülesi bir ilaçtır, kafede de vardır. (nasıl getirdim konuyu kafeye ama nasıl bir başarıdır, değil mi değil mi..) Hani hastasınız ama canınız evde kalmak istemiyor böyle ev ile dışarısı arasında mı kaldınız evet işte o zaman tylol hot içmek ve nurofen cold almak ya da efendim ne söyleyeyim bilumum bitki ve meyve çaylarından fütürsuzca (yanlış kullandım değil mi) faydalanmak (yok be doğru) için yirmi üç'e geliyorsunuz. Böyle takdir-e şayan bir konu bağlamasından sonra saççmalamaya devam edebilirim sanırım, hı?

Bu havaları seviyorum, yani soğuk ve türevlerinden nefret nefret etsem de kötünün iyisi ya hani, hani gösterip vermiyor ya, ben razıyım inanın. Tüm kış ve kışlar böyle olsun, hiç vermesin canımı yesin!

Btw; bora'ya göre "fazla uzaklaşmış olamaz" olan tek içimlik sahleplerde ortak paydada anlaşıp bittiğinde karar kıldık. Evet. Ama doğru fazla uzaklaşmmışlar. Nihayetinde kafede bitti bu hedeler.

Selamlar; buradan sevgili Sinan ve Emrenin göğüs uçlarına, onları delen ve en kısa zamanda iadei ziyaret yapacağım pek sevgili Güney'e ve kız arkadaşına, Milano'dan döndüğünü iddia etse de görmeden inanmayacağım gökyüzünden aşağı sal yapıp yüzdürmek istediğim sevgili K. 'ya, hasta yatağından kalkmasını dilediğim martıya, özlemli denizlere, an itibariyle kafeye adına mektup gelmiş tanımadığım ebru çiçek adlı vatandaşa, benimle her türlü oyunu oynamaya hazır bilumum ikinci içinci dördüncü ve saire insancıklara, işi hayırlı olsun yağmur kıza, show must go on'a air guitar çeken boracık'a, taş çalmayı öğretmeye çalıştığım junior yasemin'e, lavabonun altında küp şeker olduğunu söyleyip beni taş devrinden lale devrine taksiyle yollamış Tom Waits'e, okeye döndüğünü gözlerini döndürerek çaktırmadan belli eden kont drakulaya, fiat sponsorluğunda bana araba almasını dört gözle beklediğim cekdıceyn'e, bir an önce bitmesini istediğim 4 yarım kalmış resim ve yığınla yazılara, seni sevdiğimden gelirim ben bu yere'nin balıkesir olduğunu öğreten e. a. 'ya, ve sabah sabah şarlok holmsçuluk yaptıran biricik yirmiüç'e selamlar eder bilgisayarın başından itinyla kalkarım efendim!

23.

1 Şubat 2011 Salı

Kuru Mesaja Okey Şarkısı

Neye göre yeni, neye göre moda bilemeyeceğim lakin yeni moda okeydir efendim. O'su uzayıp giden oooookey değil kısa ve net "okey" dir. En az ve fazla değil sadece dört kişiyle oynanan bu mahluk evde tek başınıza ve okey kriziniz geldiğinde kapşonunuzu başınıza örtüp boynunuzu bükmenize ve karşı apartmana taşınan yeni komşularınıza hülyalı bakışlar atmanıza sebep olur.
Resim yapmak (ki yapmak yanlış bir kullanımdır) güzeldir , kafenin tuvaletlerine sevdiğiniz yazıları asmak da güzeldir, kafede etkinlik yapmak durumunda olup yapmamak o etkinliklerin spontene gelişimini uzaktan izlemek güzel değil gibi görünen içten içe güzellerdendir. Whitney Houstan ve Kibariye yi loopa alıp dön babam dön döndüren hiç görmediğiniz ama hep duyduğunuz üst komşunuzuz şarkıcıyı tanımakta zorlanacağınız kadar yüksek seste şarkıya eşlik (eşlik?) etmesi ilk günler ki adrenalini vermiyorsa lavobaya almam gereken naftalini en kısa sürede bana hatırlatın olur mu?
Yağmur kardeşini gezdiriyor ve bir saat içinde kafeye geliyormuş bu ne demek okeye sadece üçüncü ve dördüncü kaldı demek evet evet, Yasemiiiiiinnnn, Eriiiiiinççççççççççççççç aranır ve bu gün de kurtarılır gerçekten "bu" yu neden ayrı yazdım bilmiyorum..
Kuru poğaça denilen bir kavram var ki bu dadından yenmez bir şey, hiç yiyemediğim olmasa da (harbi neden böyle demişler tadından yenmez, sanırsın kötü bir şey söylüyor neyse) son bir iki üç yedi gündür ümit pastanesini itinayla arayıp üç adet peynirli kuru poğaça diyorum. Diğer poğaçadan farkı yani kuru nun olayı milföy hamuruyla yapılmasıdır. ( az önce mesajlaştığım bir kişinin mesajının cevabına ya da az önce bir mesaja cevap olarak yazdığım cümlenin sonuna ";)" smileyi koydum ki yüzyıl olmuş koymayalı bunu hatırlayıp vay arkadaş dedim) Sonuç kuru poğaça güzeldir. Peynirlisi daha güzeldir. Üzgünüm ama tadından da yenir.