11 Şubat 2011 Cuma

Fütursuzca sessiz sinemada nasıl anlatılır ki

Yirmiüç a.k.a "lets find some beautiful place to get lost". Milföylü poğaça bağımlılığı(m) gün geçtikçe önüne geçilmez bir artış seyir ederken internetle olan ilişiğimin aynı önüne geçilmezlikte düşüşüne seyirci kalmayıp bu satırlara girişmeyi bir borç biliyorum!

Onbirin baskın hissedildiği 11 02 2011 sayılı palindromik tarihin hayatımızdaki mühimmiyatı; kafede araştırmaları hala devam eden çok içimlik sahleplerin ellerini bırakıp caddeye koşan tek içimlik sahleplerin kaybolmasının verdiği hüzün ve zeytinyağ ile yapılan lezzeti iki mavi dağ arasında sıkışıp kalmayıp buralara kadar gelen mozaik pastaları yerken ki tatmin arasında kalmış bir histir.

(Konudan uzaklaşma) Efendim, nurofen değil de nurofen cold hatta nurofen cold+flu eli öpülesi bir ilaçtır, kafede de vardır. (nasıl getirdim konuyu kafeye ama nasıl bir başarıdır, değil mi değil mi..) Hani hastasınız ama canınız evde kalmak istemiyor böyle ev ile dışarısı arasında mı kaldınız evet işte o zaman tylol hot içmek ve nurofen cold almak ya da efendim ne söyleyeyim bilumum bitki ve meyve çaylarından fütürsuzca (yanlış kullandım değil mi) faydalanmak (yok be doğru) için yirmi üç'e geliyorsunuz. Böyle takdir-e şayan bir konu bağlamasından sonra saççmalamaya devam edebilirim sanırım, hı?

Bu havaları seviyorum, yani soğuk ve türevlerinden nefret nefret etsem de kötünün iyisi ya hani, hani gösterip vermiyor ya, ben razıyım inanın. Tüm kış ve kışlar böyle olsun, hiç vermesin canımı yesin!

Btw; bora'ya göre "fazla uzaklaşmış olamaz" olan tek içimlik sahleplerde ortak paydada anlaşıp bittiğinde karar kıldık. Evet. Ama doğru fazla uzaklaşmmışlar. Nihayetinde kafede bitti bu hedeler.

Selamlar; buradan sevgili Sinan ve Emrenin göğüs uçlarına, onları delen ve en kısa zamanda iadei ziyaret yapacağım pek sevgili Güney'e ve kız arkadaşına, Milano'dan döndüğünü iddia etse de görmeden inanmayacağım gökyüzünden aşağı sal yapıp yüzdürmek istediğim sevgili K. 'ya, hasta yatağından kalkmasını dilediğim martıya, özlemli denizlere, an itibariyle kafeye adına mektup gelmiş tanımadığım ebru çiçek adlı vatandaşa, benimle her türlü oyunu oynamaya hazır bilumum ikinci içinci dördüncü ve saire insancıklara, işi hayırlı olsun yağmur kıza, show must go on'a air guitar çeken boracık'a, taş çalmayı öğretmeye çalıştığım junior yasemin'e, lavabonun altında küp şeker olduğunu söyleyip beni taş devrinden lale devrine taksiyle yollamış Tom Waits'e, okeye döndüğünü gözlerini döndürerek çaktırmadan belli eden kont drakulaya, fiat sponsorluğunda bana araba almasını dört gözle beklediğim cekdıceyn'e, bir an önce bitmesini istediğim 4 yarım kalmış resim ve yığınla yazılara, seni sevdiğimden gelirim ben bu yere'nin balıkesir olduğunu öğreten e. a. 'ya, ve sabah sabah şarlok holmsçuluk yaptıran biricik yirmiüç'e selamlar eder bilgisayarın başından itinyla kalkarım efendim!

23.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder