20 Kasım 2011 Pazar

Lak Lak Fanzin

Her ayın 23 ü
Kafe 23 de
Lak Lak Fanzin
çıkacaktır.

Israrla istediğiniz sürece ulaşabilirsiniz.
23 adet basılacaktır.
Nedenine kafa yormayın.
İçindekiler; içindedir.

23.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Denemeler

Böğürtlenli şarap, uludağ limonata ve Earl Grey güzeldir.
Hepsinin içimi kolay hafif ve "ağzını açıp kaparken dilini
damağına değdirdiğinde çıkarttığın şap şap sesiyle" tad bırakan
cinstendir. Kafe 23 den çıkıp Ev 23 'e gittiğim son günlerde
illuminati hakkında bilgilere adanmışlık ve açlığımızı merak ettiğimiz
yeni bilgiler ile okuya okuya bitirmek yerine daha da merak etmeye
eviriyoruz. Yani olması gerekenler Yavuz Çetin 'in yaklaşan anma günü
ya da oruç tutmadıklarından dolayı dayak yiyen insanlara karşı açılan
savaşı destekleyip desteklememekten daha farklı boyutlarda, si es ay cılık
oynamaya kadar varıyor. Dünya kimin elinde, tarikat dediğimiz
kafamızın alamayyacağı kadar çok detaylı ve nerelerde saklanan bir hede?
aslında bu bize gerçekte 3-4 yaşlarımızda kendi ailelerimizin dahi
bilgi sahibi olmaksızın saf perdelerin arkasından "çatanak" diye
medyayla bir nevi beyin yıkamayla mı aktarılıyor ve daha saatlerce
yazılabilecek cümleler,, tezler,, tez demişken kardeşim mezun oldu!
N.D.Ç sonunda american dream görünümlü Finland Dream'ine kavuştu! Hatta A.D neymiş F. D'ne kavuştu. (Nil loves Fin Dürümü. Evet.) Koltuklarımız ve yerleri yine değişti. Sinan Eczacı oldu. R.S bana alacağı arabanın geri kalan parçalarını da almak üzere adım adım ilerliyor!!
E.A her akşam eyes wide şat ı yeniden yazıyor ve sabaha "demn şit fak , yine herşey aynı" diye uyanıyor. uludağ limonata hala earl grey ve böğürtlenli şarap kadar güzel. A.Ş. Jack ı götürdü. Bosboktan bir Anonim Şirket gibisin A. Ş ! (bosboktan yol tarifi gibi geldi kulağa, burdan dosdoğru aşağı in orada bosboktan bir bostan gerisi Kerim Kerim)
23 bir grup kurdu ve sonra kurmaaya devam etti. Kuruluş aşamasının uzun sürdüğü gruplar vardır bir de kuruluş aşamasının uzun sürdüğü gruplar vardır bu üçüncü aşamaya giriyor. Kuruluş aşamasını aşamadığımızdan kuruluş aşaması uzun süren cinsten anlayacağınız..
Hala fotoğraf çek(e)miyor, resim çiz(e)miyor, kafe adına değişiklik yapmaya kı*ını kaldıramıyor ve saat takamıyorum. Saçımı bile kestiremiyorum. -ememek nasıl bir ebiliyetsizliktir bilemedim ama..
E.B.K ve F.Y.S balhaftasını çıktılar. Tekirdağdalar, F.Y.S demişken aklıma gelen -doğal olarak- yemek ile :) G.P bugün 23 de yapacağını söylediği 2 kırmızı biberi benim geri kalan domates ve yeşil biberleri bizim olan dolmaların detayları adına konuşmalı mıyız konuşmalı mıyız bilemedim..
S. T ve T.Ü evlilğe giden yolda ilk ciddi adımlarını attılar. Çiçekler size >> *çiçek*
Evvvettt diğer xx lere ve xy lere bulaşmadan önce yılın sorusu geliyor Neden 23 ??
Ne bileyim lan? Neden Ayşe? Neden Roka? Neden Çikolata? Bu 3ünün cevabını verin bana, 3ü bir arada benden de size bonusu olsun sorunun cevabıyla..
-Köpeğinin adı ne
-coni
-neden
-uhm..
-?
-şey çünkü,,
-??
-çünkü bana herşşey johnny'i depp'i andırıyor.
Böyle bir cevap bile cevapsızlıktan daha tatmin ediyor ya işte burada sakince eğri ya da doğru oturup, eğri ya da doğru konuşmak gerek. i'm noot alice, you can never be johnny:) so, alice in wonderland 3km 4km 5 km değil :))
**iç parantez smiley (ki bir iç parantez daha sokmadan edemeyeceğim E.A. kardeşime selamlarım olsun, -hacı iyi oku bak diye devam etsem sırıtmayacak yanlız kardeşim ne hacı ne, tamam dağıtmayalım konuyu- smiley i aksansız türkçe okuduğumuzda bir türkü nakaratıymışcasına hatta az sonra halay başı olacamışız biir his vermişti bize; si mi ley si mi ley destaney, kaşına da gözüne de kurbaney,.. gibi-konu değişiyor toparlanın- ) kullanırken yani yazılarda mesajlarda vesairelerde yüzünüzümn ifadesinin çok ciddi olduğu yerlerde dahi uzunca smileyler koymanın, hatta hani onu yüz ifadesine dönüştürdüğümüzde jest mimiklerimizin erken yaşlanmamaıza sebep olacak kadar buruşuk olduğu gerçeğini düşündükçe ama tüm bunların yanı sıra pratikte gayet eğlenen bir adamın yüzünde >> *_* << bir iafede varsa sorgulaması gerekli midir, gerekliyse nedir, kimdir, bihterin suçu nedir,, ** -iç parantes bit- 23 e geleyim; neden lerinden önce neden değillerini söylemem gerek ki: cumhuriyet, jim carrey nin filmi (izlemedim bile hala), erzurum mu erzincan mı (plaka), asal sayı, süper sayı, mükemmel sayı.., en sevdiğim sayı, uğurlu sayım, şans topum, kınalı kuzum, selvi boylum al yazmalım, şimdi ki yaşım, kafeyi açtığım yaşım ve bu köklerde üretilebilecek diğerleri değildir. Love is, it just is.. ve söyleyeceğin hiçbirşey onu değiştiremez, 23 de böyle. 23 is, it just is.. *sigara ara* G.P dan gelen cevapla birlikte yazı kendiliğinden biter vol ll den devam ederiz sonra, dolma yemeye gidiyorum. Cheers, Gün.




23

17 Şubat 2011 Perşembe

Anıtkabir Romen Rakamıyla Kaç



Umutta "mut" varsa, umutsuzlukta da "umut" vardan yola çıkarak gribin "gri" kökünü sokuyorum gözüme gözüme.. 2011'in trendi olan keçi gribi hastalığına popomla gülmemden mi kaynaklıdır bilmiyorum kuvvetle muhtemel yakalandığım grip kendileri oluyor lakin gözünü seveyim kı*ınızdan hastalık uydurmayın sıradaki nedir; Kaplumbağa? Kaoala? Johnny Depp gribine kadar gidecekse bu memnuniyetle! Vatevır. Kafeye bağlayacağım nokta ise hm.. Rana evet Rana. Rana geçen ki blog üzerinden *kendi rızasıyla ve dış baskılardan etkilenmeden" bana araba almak adına ilk adımı attı! Gözlerimi dolduran bu davranışını ilk geldiğinde ona birayı 2,5 liraya satmakla karşılık vermek istiyorum,,,

"balkonlarınız çok yüksek sizin,baş döndürüyor
dünya pek alçak bir yer olacak yakında öyle görünüyor"


Etenşın!
23 Sakinleri;;

1- bana çorba yapın(hala brokoli çorbasında ısrarcıyım!)
2- kuzu yerine bilumum sebze çevirin,
3- dreamersın önüne koymayı hedeflediğim led ışıklı "yirmi üc
is here" alt metinli tabelanın şekil ve şemaliyle ilgili tüm önerilere açığız,
4- babam an itibariyle recep isimli bir vatandaş ile telefon konuşması yapıyor; "sevgilim (ben tabi) ile birlikteyiz Recepcim, sarmaş dolaş hasret gideriyoruz (ben gördüğünüz üzere bilgisaar başındayım) o da seni çok özlemiş Recep (tanısa özler belki ama kim) çok selamı var (enough is enough, hayır tanımadığım bir adam ve babamın tek ortak noktasının ben olmasına üzülmeli miyim bilemedim)
5- ilkokuldan ismini vermeyeyim bir arkadaşımın ezogelin çorbasına benzediğini size nasıl inandırsam bilemedim. İnanın ama lütfen.
6- Sinan Eskişehir'e döndü ve bundan dolayı mutsuzum. Emre! bu mutsuzluğumu gidermek adına bana yine macaron alır mısın lütfen!! Nolur nolur nolur! (mümkünse limonlu)
7- E.A. adlı vatandaş geçen yazı da kendine E.A. yazıldığı için ne bu ayol ben tecavüzcü müyüm tepkisi verip beni çok güldürmüştü, her bir yazı da bir kuple bilgi vermek istiyorum aslında seninle ilgili ama tek cümlede ifşa yok inşa neydi be işte belli olacağın için çıkmazlardayım. o biiiiirrr bira sever, o biiiirr malt dinler, o biiiirr winston box içer, o bir ki üç dört e ray ak ya ma ner!! (ponponcu kızlar çevresini sarar)
7'- E.A adlı şahsiyete; bu üç maddeden ibaret olduğunu düşünen arkadaşım parantez içinde canımsın, cananımsın!
8- tedirgin tedirgin yazıyorum kusura bakmayın kulağım kapıda sabah hasliyle açız, e poğaça bekliyorum üstünüze afiyet ondan kendimi veremediğim yazıya. Tamam toparlanacağım. Hah geldi.
9- E.E. adlı gencin çektiği kafe fotoğraflarını face de ne zaman göreceğiz ben de merakla bekliyorum.
10- işe girerken terfi etme ihtimalin var diye kandırılan Y.S. adlı vatandaşın kandırılmaktan öte henüz işe başlayalı 5 gün olmuşken başka bir şubeye denetimci olarak gönderilmesindeki terfi hızını sorgularken çekirdek çıtlamak istedim! Vay arkadaş!
11- Madem kafe sakinlerinden girdik öyle devam edelim; S.M. adlı şahsiyetin (aka "the fail man") sürpriz çıka gelişleri ve bitmek bilmez enerjisi beni benden alıyor, gribinin azalmış hatta bitmiş olduğunu umuyor bitmediyse seninle çorbamı paylaşabileceğimi buradan duyuruyorum!
12- Cek, çorba iki oldu (:
13- Babam uyumazkende horlayabiliyor, şöyle ki horlama sesiyle babama dönüp baktığımda göz göze geldikten sonra hızla gözlerimi ekrana geri yapıştırdım! keypeks falan mı. Fail.
14- Arka fonda yaz yaz yaz çalsa giderdi şu an ha, yaz babam yaz..
15- izdivaç-ı yirmiüç adlı bir tv programı yapacağım, kafedeki tüm çiftleri götüreceğim oraya, kafedeki çiftlerden mazlum bekarlar çıkınca bile çiftlerin sayısı daha çok oluyor düşünün kalabalığı! Referandum oylamalarında da çift olarak oy verdiklerini düşünmeden edemiyorum! (kendisi çift olamadığından etrafındaki çiftlere bok atan mazlum çiftçi)
16- gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar
17- 2 gün önce bir abi geldi tam kapatırken, kapatıyorduk ama hadi yarım saat otur dedik. Aşağıdaki K dergilerini gördüm geçen gelişimde okumak için gelmiştim, (bre saat 12ye doğru mu geldi aklına, rüyalarda buluşuruz) iyi peki buyrun. Kahve istedi indim vermeye. Kahveyi tabi. BEn burayı tostçu sanıyordum geldim ve çok beğendim az daha reklam afiş falan dedi. Çok sevindirici birşey bu herif zaten biliyor artık ama istiyor ki hani başkaları da bulabilsen yay lan çevrene beni uğraştıracağına demedim. Tost da yapıyoruz diye saçma birşey çıktı ağzımdan. Hani tostçu sanarak çok yanılmadınıza mı getirmek istedim ne. Dilerim son gelişi olmaz.)
18- yeryüzünde sizin kadar yalnızım.
19- dün kafeyi köşe bucak silen, bana bu denli katlanan - kafeye ve bana kattığı artıları için Y. B. adlı süper kahramana buradan teşekkürü bir borç bilir gözlerinden öper yanaklarını ısırırım!
20- Kahvaltı sonrası sigara paha biçilemez! (Mastercard)
21- Son 2, bahsetmediğim kimler kaldı; E. B. K the sahlep yakalayıcısı, onunla ilgili son zamanlarda pek bir gelişme , yok gelişme olmadı, son dakika gelişimi mi bu da olmadı ;(anladığınızı düşünüyorum) olmadı gelişmesi hah! buldum. Nicholas Cage'e benzediğini iddiaa etmesini yazmadan noktalamak istiyorum!
22- Cuma ile ilgili more detail ve/veya ayrıntılı bilgi için cumayı bekleyin. Ben de henüz bilmiyorum.
23- it s the final countdown. Evet. Bitti.


"Balkonlarınız çok yüksek sizin baş döndürüyor,
dünya pek alçak bir yer olacak yakında, öyle görünüyor." B.K.


23.

11 Şubat 2011 Cuma

Fütursuzca sessiz sinemada nasıl anlatılır ki

Yirmiüç a.k.a "lets find some beautiful place to get lost". Milföylü poğaça bağımlılığı(m) gün geçtikçe önüne geçilmez bir artış seyir ederken internetle olan ilişiğimin aynı önüne geçilmezlikte düşüşüne seyirci kalmayıp bu satırlara girişmeyi bir borç biliyorum!

Onbirin baskın hissedildiği 11 02 2011 sayılı palindromik tarihin hayatımızdaki mühimmiyatı; kafede araştırmaları hala devam eden çok içimlik sahleplerin ellerini bırakıp caddeye koşan tek içimlik sahleplerin kaybolmasının verdiği hüzün ve zeytinyağ ile yapılan lezzeti iki mavi dağ arasında sıkışıp kalmayıp buralara kadar gelen mozaik pastaları yerken ki tatmin arasında kalmış bir histir.

(Konudan uzaklaşma) Efendim, nurofen değil de nurofen cold hatta nurofen cold+flu eli öpülesi bir ilaçtır, kafede de vardır. (nasıl getirdim konuyu kafeye ama nasıl bir başarıdır, değil mi değil mi..) Hani hastasınız ama canınız evde kalmak istemiyor böyle ev ile dışarısı arasında mı kaldınız evet işte o zaman tylol hot içmek ve nurofen cold almak ya da efendim ne söyleyeyim bilumum bitki ve meyve çaylarından fütürsuzca (yanlış kullandım değil mi) faydalanmak (yok be doğru) için yirmi üç'e geliyorsunuz. Böyle takdir-e şayan bir konu bağlamasından sonra saççmalamaya devam edebilirim sanırım, hı?

Bu havaları seviyorum, yani soğuk ve türevlerinden nefret nefret etsem de kötünün iyisi ya hani, hani gösterip vermiyor ya, ben razıyım inanın. Tüm kış ve kışlar böyle olsun, hiç vermesin canımı yesin!

Btw; bora'ya göre "fazla uzaklaşmış olamaz" olan tek içimlik sahleplerde ortak paydada anlaşıp bittiğinde karar kıldık. Evet. Ama doğru fazla uzaklaşmmışlar. Nihayetinde kafede bitti bu hedeler.

Selamlar; buradan sevgili Sinan ve Emrenin göğüs uçlarına, onları delen ve en kısa zamanda iadei ziyaret yapacağım pek sevgili Güney'e ve kız arkadaşına, Milano'dan döndüğünü iddia etse de görmeden inanmayacağım gökyüzünden aşağı sal yapıp yüzdürmek istediğim sevgili K. 'ya, hasta yatağından kalkmasını dilediğim martıya, özlemli denizlere, an itibariyle kafeye adına mektup gelmiş tanımadığım ebru çiçek adlı vatandaşa, benimle her türlü oyunu oynamaya hazır bilumum ikinci içinci dördüncü ve saire insancıklara, işi hayırlı olsun yağmur kıza, show must go on'a air guitar çeken boracık'a, taş çalmayı öğretmeye çalıştığım junior yasemin'e, lavabonun altında küp şeker olduğunu söyleyip beni taş devrinden lale devrine taksiyle yollamış Tom Waits'e, okeye döndüğünü gözlerini döndürerek çaktırmadan belli eden kont drakulaya, fiat sponsorluğunda bana araba almasını dört gözle beklediğim cekdıceyn'e, bir an önce bitmesini istediğim 4 yarım kalmış resim ve yığınla yazılara, seni sevdiğimden gelirim ben bu yere'nin balıkesir olduğunu öğreten e. a. 'ya, ve sabah sabah şarlok holmsçuluk yaptıran biricik yirmiüç'e selamlar eder bilgisayarın başından itinyla kalkarım efendim!

23.

1 Şubat 2011 Salı

Kuru Mesaja Okey Şarkısı

Neye göre yeni, neye göre moda bilemeyeceğim lakin yeni moda okeydir efendim. O'su uzayıp giden oooookey değil kısa ve net "okey" dir. En az ve fazla değil sadece dört kişiyle oynanan bu mahluk evde tek başınıza ve okey kriziniz geldiğinde kapşonunuzu başınıza örtüp boynunuzu bükmenize ve karşı apartmana taşınan yeni komşularınıza hülyalı bakışlar atmanıza sebep olur.
Resim yapmak (ki yapmak yanlış bir kullanımdır) güzeldir , kafenin tuvaletlerine sevdiğiniz yazıları asmak da güzeldir, kafede etkinlik yapmak durumunda olup yapmamak o etkinliklerin spontene gelişimini uzaktan izlemek güzel değil gibi görünen içten içe güzellerdendir. Whitney Houstan ve Kibariye yi loopa alıp dön babam dön döndüren hiç görmediğiniz ama hep duyduğunuz üst komşunuzuz şarkıcıyı tanımakta zorlanacağınız kadar yüksek seste şarkıya eşlik (eşlik?) etmesi ilk günler ki adrenalini vermiyorsa lavobaya almam gereken naftalini en kısa sürede bana hatırlatın olur mu?
Yağmur kardeşini gezdiriyor ve bir saat içinde kafeye geliyormuş bu ne demek okeye sadece üçüncü ve dördüncü kaldı demek evet evet, Yasemiiiiiinnnn, Eriiiiiinççççççççççççççç aranır ve bu gün de kurtarılır gerçekten "bu" yu neden ayrı yazdım bilmiyorum..
Kuru poğaça denilen bir kavram var ki bu dadından yenmez bir şey, hiç yiyemediğim olmasa da (harbi neden böyle demişler tadından yenmez, sanırsın kötü bir şey söylüyor neyse) son bir iki üç yedi gündür ümit pastanesini itinayla arayıp üç adet peynirli kuru poğaça diyorum. Diğer poğaçadan farkı yani kuru nun olayı milföy hamuruyla yapılmasıdır. ( az önce mesajlaştığım bir kişinin mesajının cevabına ya da az önce bir mesaja cevap olarak yazdığım cümlenin sonuna ";)" smileyi koydum ki yüzyıl olmuş koymayalı bunu hatırlayıp vay arkadaş dedim) Sonuç kuru poğaça güzeldir. Peynirlisi daha güzeldir. Üzgünüm ama tadından da yenir.

17 Ocak 2011 Pazartesi

Gölgelerin Gücü Adına

Martha Argerich den sonra , Mariza'nın İstanbul konseriyle sarsılan bünyeyi kalkındırma planlarına başlamak üzere erken yola koyulan yirmi üç çocuk'un dağladı bir başına delmesi dahi işe yaramadıktan sonra hüsranla oturduğu koltuğundan bu satırları yazarken fonda çalan 1930 ve küsüratlı şarkılara eşlik etmesi büyütülecek birşey değil sanki?

Yirmi üç ile ilgili kalkındırma planlarına ilişkin bir kat bir kat ve bir kat daha derken ilk aldığımız zamandan bugüne kadar 2 kat daha çıktığımız ve şu an 3 katlı olan güzide kafemizi yakın gelecekte onlarca kat yapmayı planlamıyoruz efendim. Böyle iyi. "Mutlu Kafe Yoktur" diyen Aragon'a inat "Mutlu Kafe Vardır" diyen Ezgi ve Günlüğü ile röportajı hava koşulları nedeniyle ileri ki tarihe alırken havaların ısınmasını gözlüklerim olmaksızın da dört gözle bekliyorum inanın!

Kefe de sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyler;

1- Hoparlörün anarşist tavırları dikkatimi çekmedi değil. Yeri geldi mi bangır bangır bağıran minik dikdörtgönler keyfine göre sessiz çığlıklar atarken insanı deli edebiliyor.
2- 2.50 lira olan tavuk burgerin tavuğu tavada ısınırken hamburger ekmeğinin 1,5 katına çıkıp kendinden taşıyor.
3- Düşündüm de; en sevdiğim müzikler 23de çalıyor, neden acaba derken playliste uzanan elimle göz göze gelmek pahabiçilemez.
4- Bu listenin yirmi üç tane olması gözümü korkutmuyor değil.
5- Aslantepe açıldı ve kafeyle bağlantısı bence gayet var!
6- Öhöm.. Havada soğuk mu ne..
7- Böyle giderse 23 e ulaşım kafenin kendisine ulaşımdan daha kolay olacak zannımca!
8- Merkezi ısınma ve yöneticiye verdiğimiz parayı helal ediyorum; kat kat giyinerek çıktığım evden, kat kat soyunarak giriyorum kafeye.
9- Jülide Özçelik, Yıldız İbrahimova, Sumru Ağıryürüyen kadın ve türk ve peygamber ise Birsen Tezer (özkan uğur yorumuyla) O Ya Rabbim !
10- Berna ve Rana , Erinç ve Erkin, Yağmur ve Yasemin isimleri karıştırılması kuvvetle muhtemel isimler imiş. Tekrar tekrar anladık.
11- Kafe diyorduk değil mi.. Hm.. Tefal fritözümüzü çok seviyoruz.
12- Kafede müşteri hatta çalışan olsun olmasın her daim bulabileceğiniz patlamış mısır'dır!
13- Üşenmeyip tuvaletin duvarlarının kalan boşluklarını doldurmak ve yeni uykusuzlar penguenler almak gerek!
14- Yanımızdaki tekelin abisinin adı İlyas abidir. Ailecek severiz sayarız.
15- Patatesi sıfır yağda istiyorsanız neden yemeklerin 20 dakikada geldiğini bana değil tefal e sorun; kullanım klavuzu ne derse onu uyguluyoruz.
16- Ast üst ilişkileri olmaksızın aile kokan bir kafe olduğu gerçeği sınırları ve saygıyı ihlal edileceğini göstermez. Kulaklara küpe. Çizgiyi geçmeyin canımızı yiyin.
17- 17 olmu. nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım.
18- Bipolar music dinleyici olarak bir gün Tom Waits dinlerken bir diğer gün Orhan Gencebay çalıyorsa, diğer gün Sigur Ros çalıp ardından Zeki Müren geliyorsa bilin ki herşey yerli yerinde ve olması gerektiği gibi.
19- Kafenin bir şarkısı olsaydı Yasemin Mori N'olur N'olur N'olur olurdu! Yasemin Mori'den daha fazla dinlediğimizi düşünüyorum bu şarkıyı. Ellerin ve ayakların farklı yönlere düşünmeksizin gidişi ve bu salınmanın verdiği huzur da paha biçilemez.
20- Kaldı 3. Geldik fasulyenin faydalarına.
21- Neden sigara içilmiyor diye kızmayın; hele bi zoomlayın şu cezalara sonra kızacaksanız kızın; http://www.batmanpostasigazetesi.com/haber/sigara-cezasina-zam-iste-cezalar-16867.htm
22- Üstünüze afiyet nezle oldum azıcık, peçete bulup geliyorum.
23- Fridanın sergisine gidiniz..

10 Ocak 2011 Pazartesi

San'at San'at San'at ve yirmi'üç

Pek heyecanlı aktivitelerden bir tanesi de Martha Argerich'in İstanbul konseri olsa gerek, 20 Ocak da Boğaziçi Üniversitesinde gerçekleşecek olan bu gidilmesi farz olan konserin bilet fiatlarının 200 ve 250 lira olması insanın içini acıtmıyor mu acıtıyor, 20 Ocak a kadar küçük hesaplar yaptırmıyor mu yaptırıyor, sigarayı bıraksam diyorum 10 Ocaktan 20 Ocak a 40 paket sigara ediyor bu, her gün 4 sigara içmiyoruz elbet, ondan kıs bundan kıs derken kısılıp kalıyorsun. Geliyor olmasının heyecanıyla kalmaktan korkuyorum ve korkumun başıma geleceğinden,,,

Kafe adına gelişmelerde, sevgili Berna'nın kitap ve raflarını aşağıya döşeme kararı birinci sırada bulunuyor. Kafenin kendş kendini açmasını öğrendiği bir gün Taksim'e gidilip o kitapların ve rafların alınıp Kadıköy Yirmiüc'e getirilmesi sonucu yüzümüz bir tebessümden daha fazlası olacağı aşikar. O halde iş, bunu en kısa zamanda pratiğe geçirmekte kalıyor. Yapılır yapılır herşey yapılır. Bir Zeki Müren'i göremeyiz bir de Marta ya gidemeyiz, onun dışında herşey mümkün arkadaşlar.

Kafe müdavimlerini seviyoruz, gerçek ailelerimiz olsa da olmasa da onlarla iyi geçinsek de geçinmesek de kafede oluşan en farklı uçlalrın bile törpülenip ortak paydada birleşmesi gerçekten içimi titretiyor. Bunun sebebi, biraz biz biraz kafe biraz da siz olduğunuz için meksika dalgası yapmaya hak kazandığımızı düşünüyorum!

Son olarak; asma katın film odası projesiyle ilgili soru işaretlerimiz bitince onu da aradan çıkaracağız, pos makinasını bu ay alacağız diye umuyorum, banka pek seve seve kabul etti de bir de getiriverse uğraştırmadan, yeni oyunlar alınabilir yoksa tabu yu baştan yazmak zorunda kalacağız:) hmm başka başka, yemeklerde bir ben yokum bir michael jacksın bir de annemin yengesi dolayısıyla yeni yemeklerde lüzum olmadığını düşünüyorum ama et ve tavuk yiyemeyen bir birey olarak zannımca tost ve sandvic ve patsodan sıkıldığım zammanlar için ah bir kumpir olsa da yesek demiyor muyum diyorum, kumpir i bir araştırmak gerek, kumpir güzeldir, candır, şartlar el verirse kadroya alıp kontrat imzalayabiliriz diye düşünüyorum. Ve waffle. Ama o ikincil önemlikte önce kumpir. Bu hızla kokoreçte yaparsak şaşırmayacağız sanırım:)
Dağıtmadan daha konuyu toparlayayım; projeksiyon, kumpir, kitaplık ve oyunlar dedik. Cepte!

Uzun zamandır Sangria yapmadığımızı söyleyen arkadaşıma sesleniyorum bu ila önümüzdeki hafta sözdür, sangria yapılacaktır!

Patlamış mısırın eksik olmadığı yirmi üç'ten sevgiler,,

23.